Cinsel İsteksizlik
Cinsel istek; biyolojik ve zihinsel sürecin bir sonucudur. Nörofizyolojik ve psikolojik süreçler ile endokrin sistem tarafından oluşturulan bir motivasyon kaynağı ve içgüdüsel bir durumdur.
Cinsel isteksizlik; kadınlarda erkeklerden daha sık görülen, belli bir eşe ve sevişme şekline karşı, hemen her zaman kaçınma davranışının eşlik ettiği bir cinsel işlev bozukluğudur. Eşin cinsel arzu ve talepleri olduğunda isteksizlik daha da artar. Kadınlarda duygusal eksikliğe ve cinsel doyum yaşanmamasına tepki olarak ya da pasif bir dirençle iğrenme nedeniyle, erkekler ise başarısızlık korkusu gibi nedenlerle cinsellikten uzak durur. Eşin isteği, sert bir tutumla geri çevrilebilir, sabredilerek katlanılabilir ya da cinsellikten kaçışla sonuçlanabilir.
Cinsel yaşamın başından beri olabileceği gibi (bu kişilerde cinsel düşlem, mastürbasyon isteği de az ya da yoktur) sonradan da cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir. Sonradan gelişmiş olan cinsel isteksizlik; cinsel bilgi ve deneyim yetersizliği, ilk gece korkusu, eşe yetemeyeceği düşüncesi, çocuk olması düşüncesi, çocuk doğduktan sonraki süreç, ilişki sorunlarına paralel, kendisi veya eşin stresli yaşam olayları, menapoz gibi nedenlere bağlı olabilir.
Cinsel isteksizlik, cinsel yaşamın başından beri varsa öncelikli olarak tıbbi nedenler (kronik fiziksel ve ruhsal hastalıklar) ve sürekli kullanılan ilaçlar araştırılmalıdır. Sonradan ortaya çıkan cinsel isteksizlikte ise eş ilişkisinde bozulma ön plandadır. Cinsel isteksizlik değerlendirmesinde tek başına eş ile olan durum değil, kişinin kendiliğinden gelen fantezi, mastürbasyon sıklığı, farklı kadın/erkekleri çekici bulup bulmadığı dikkate alınmalıdır.
Görüldüğü gibi cinsel isteksizlik bir çok faktörden ortaya çıkabilen, durumsal olabilen, altta yatan bir neden olduğunda kolaylıkla geri dönebilen, ilişki sorunlarında çift terapisi ve cinsel terapi ile çözüm üretilebilen bir işlev bozukluğudur.
Bir yorum Yaz